Kartalkaya’da Ölümler Engellenebilirdi

Kartalkaya’daki katliamda 36’sını çocukların oluşturduğu 78 kişinin hayatını kaybetmesi,toplumsal travmalarımıza bir yenisini ekledi. Hepimiz çok üzüldük, kahrolduk. Yaşadığımızfelaketlerin toplam etkisi giderek büyüyor. İktidarin saygısızlıkları travmamızı şiddetlendiriyor.Bolu’da morgda yer kalmadığı için cansız bedenlerin kızarmış tavuk reklamlı tır dorsesinekonulması;6 Şubat deprem sonrasında olduğu gibi duyarsızlık,sorumsuzluk,saygısızlık,yalancılık, liyakatsızlık, zamanında yapılmayanlar, ayrımcılık büyük kızgınlık ve öfkenedenleri.Ama artık, bu travmalardan nasıl kurtulacağımızı konuşmamızın ve taleplerdebulunmamızın zamanı geldi de geçiyor.

Alev almaz, duman geçirmez kapılar fitilleri yanmaz veya erimez malzemeden imal edilebilir,
Elektrik tesisatında alev almaz kablo kullanılabilir. Kablo kanalları tutuşmaz ve duman
çıkarmaz özellikte olabilirdi.

Tüm koridorlarda tavanlarda elektrikli değil, şarjlı çıkış yazıları bulunabilir,
Koridorlarda ve zeminde acil durum aydınlatmaları olabilirdi.
Koridor halıları kolay alev almaz özellikte olabilir, hatta sigara külü düşse bile kendi kendine
sönebilirdi.

Yangın kaçış merdivenlerine “iki adet” 120 dakika boyunca yanmaz duman geçirmez
özellikte kapıdan geçilerek ulaşılabilir,
Yangın kaçış merdivenlerinin havalandırması çok büyük fanlar ile dışarıdan sürekli taze hava
basabilir, dumanı ise ayrıca emilip dışarı üflenebilirdi. Bu yangın merdivenlerinin duvarları
alev almaz “pembe veya bordo” alçıpan ile çift kat yapılabilirdi.

Mutfaklar tutuşmuş yağı bile söndürecek kadar boğucu tipte köpüklü yangın söndürme tertibatı ile donatılabilir,

Tüm binalarda yüzlerce yangın tüpü bulundurulabilir,

Otellerin çevresi itfaiyelere su veren yangın muslukları ile donatılabilirdi.

Bu kurallar dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi yönetmelikler ile uygulanabilir, ruhsat
almadan önce bu binalar itfaiye ekipleri tarafından denetlenebilir, en ufak hatada bile binaya açılma izni verilmeyebilirdi.

Uluslararası standartlara göre lüks otellerde zorunlu bu yangın önlemleri ne yazık ki Grant
Kartal Otel’de yoktu. Çünkü Türkiye’de müteahhit lobisi zaten yetersiz olan itfaiye yetkilerinin
daha da azaltılmasını sağladı. Yangın için yapılan yatırımların karlı olmaması, yangın
güvenliğinin yetersiz kalmasına yol açıyor. Müteahhitleri yangın sistemlerine yatırım
yapmaya zorlayacak yaptırım olmadığı takdirde yangın önlemleri ölü bir yatırım olarak
görülüyor ve sonuç olarak öldürüyor.

5 Nisan 2012 günü Resmi Gazete’de yayınlanan Bakanlar Kurulu kararı ile itfaiyelerin uygun
görüşü verme şartı kaldırıldı. Turizm Bakanlığı yeterli donanım ve kadrosu bulunmamasına
rağmen her türlü ruhsat verme yetkisine kavuştu. Donanımı olmayan kurumun ruhsat
düzenleyemeyeceği, ruhsatı veren kurumun da denetlemekle sorumlu olduğu ilkesine aykırı
bu düzenleme ile özellikle vatandaşların toplu halde bulunduğu turistik konaklama tesisleri
açısından büyük bir risk ortaya çıktı.

Bu yetki kaldırılmalı. İtfaiye Teşkilatı’nın onayı olmadan hiçbir başkaca kurumun ruhsat
veremeyeceği yönündeki düzenleme hayata geçirilmeli. Kamusal hizmet sunan yapılar
başta olmak üzere her tür ölçek ve yapıda İtfaiyelerin yangın güvenliği raporu
verilmeden hiçbir ruhsat verilmemelidir.

Gayet iyi biliyoruz ki yaşanan can kayıplarının sorumluları:
Yangın tedbirlerini karlarına engel gören müteahhit lobisine ve kar hırsıyla güvenlik
tedbirlerini almaktan imtina eden sermaye sahiplerine hizmet etmekte olan; kamuyu koruyan tüm yasa ve yönetmelikleri sermayenin istediği şekilde değiştiren; meslek odalarını etkisiz hale getiren; bilim insanlarının uyarılarını itibarsızlaştıran; kamusal denetimi kamudan alıp
özelleştiren, iş sağlığı güvenliği uzmanlarını patronların cebine bağlayan, bir tur şirketi
sahibini Turizm Bakanı, eski çalışanını da turizm işletmelerini denetleyen genel müdürlüğünün başına getiren iktidardır.

22 yıllık AK parti iktidarında yaşadığımız felaketler nedeniyle hiç kimse sorumluluk
alıp istifa etmiyor, bu katliamlar bir daha yaşanmasın diye uygulama ve yasalarda
hiçbir değişiklik yapılmıyor. Aksine, sorumluluk zincirin en zayıf halkasına atılıyor.
Bizler, gerçek sorumluların görevlerinden el çektirilmesini ve yargılanmasını; dağ
ekosistemleri, iş sağlığı güvenliği uygulamaları ve yangın korunma için radikal bir
mevzuat değişikliği talep etmeye devam edeceğiz.

Ekosistem temelli değişim istiyoruz

Dağ ekosistemleri etkin ve bütüncül bir korumadan yoksun. Neoliberal kaos, bu alanların
yönetiminden sorumlu kamu idaresini etkisiz ve işlevsiz kılıyor.

Dağlık alanlar hassas ekosistemlere, yaşam ortamlarına sahip, nesli tehlike altında olan
türler açısından barınak niteliğinde özel yaşam alanlarıdır. Su varlıkları ve nehirler açısından
hayati öneme sahiptir. Genellikle insanların yaşamadığı bu bölgeler maden ve turizm
şirketlerinin sömürü ve baskısı altında.

Kayak merkezleri oluşturulurken ekosistem korunmalıdır. Konaklamalar, evler ve oteller
düşük rakımlı yerlerde inşa edilmeli, kayak alanları sadece pist olarak kullanılmalıdır.
Uluslararası standartlara göre bu bölgelere arabalar girmez, ulaşım teleferik, tünellerle,
küçük trenlerle sağlanır. Bu merkezlerde mutlaka bir itfaiye teşkilatı bulunur.
Türkiye’de ise kayak pistleri olması gereken yerler üzerine oteller yapıldı ya da kayak
alanlarının doğal yapısına zarar verildi. Ağaçlar kesildi, pistler açıldı. Açılan alanlara devasa
oteller inşa edildi. Yıkıma uğrayan dağlık alan ekosistemlerini korumak ve bu yıkımı geri
çevirmek zorundayız.

Fosil kapitalizm öldürüyor

Son yıllarda meydana gelen yangınların asıl nedeni inşaat sektöründe kullanılan kolay yanıcı
malzemelerdir. Binalarda yalıtım ve mantolama amaçlı olarak özellikle poliüretan ve polistren gibi aşırı yanıcı malzemelerin kullanılması ve gerekli önlemlerin alınmaması sebebiyle
yangınlar hızla büyüyor. Yangının başlamasını, gelişmesini ve büyümesini hızlandıran bu
malzemeler sebebiyle doğru müdahale ile kısa zamanda kontrol altına alınabilecek basit
yangınlar bile kontrol edilemez boyutlara ulaşıyor. Yüksek binalarda özellikle cephelerde
kullanılan malzemeler büyük önem taşıyor. Kolay alev alan, yandığı zaman da su ile
müdahale etmenin çok zor olduğu bu tip malzemeler denetimi yapılmadığı ve maliyet
açısından uygun oldukları için çokça tercih edilen bu tür malzemelerin kullanımı
yasaklanmalıdır.

Yaşadığımız yangın felaketini petrole dayalı ölümcül fosil/ petrol kökenli yangın
standardına uymayan malzeme üreten ve kullanan şirketlerin, kullanılmasına izin
verenlerin ortak suçu olarak görüyoruz.

Yeni katliamlara tahammülümüz yok

Mevcut gidişatımız gerçekten tehlikeli, ancak yönümüzü düzeltmek için hemen harekete geçmemiz gerekiyor.Fosil sermayenin ölüm borazanlarına karşı, yaşanabilir bir dünya için, yeni Kartalkaya katliamlarının yaşanmaması için aşağıdan örgütlü mücadelemizi yükseltmeye çağrıyoruz.