Birleşmiş Milletler eski genel sekreteri Ban-Ki-Moon, 2009 yılında yaptığı açıklamada “Bizler (bu gezegenin yöneticileri) ayağımız gaz pedalına yapışık olarak hızla uçuruma doğru gidiyoruz.” demişti. O günden bu yana Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)’nin hazırladığı raporların alarm düzeyi hızla yükseldi ve bununla uyumlu olarak iklim krizinin yol açtığı felaketler katlanarak arttı. 2022 yazına tüm dünyada rekor seviyede seller, sıcaklık dalgaları, kuraklık, orman yangınları ve kasırgalar damgasını vurdu; aylarca süren yoğun muson yağmurları sonrası başlayan sellerle Pakistan’ın üçte biri sular altında kaldı, binden fazla insan hayatını kaybetti. Bu yaz, Orta Doğu, Afrika, Asya ve Avrupa’da yüksek basınçla birlikte rekor seviyelere ulaşan sıcaklık dalgaları kuraklık ve orman yangınlarını beraberinde getirdi. 2022 yılı Avrupa’nın son 500 yıldaki en kurak yazı olarak tarihe geçti. ABD’nin Kaliforniya eyaletinde, Avrupa’nın Akdeniz havzasında ve Türkiye’de orman yangınları hız kesmedi. Özellikle Kuzey Amerika’yı yerle bir eden kasırgalar devam etti ve meteoroloji uzmanları kasırga sezonunun uzamasını bekliyorlar.
Geçen sene kasım ayı başında 26’ncısı düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi görüşmelerinde hükümetler tarafından verilen sözler tutulmadığı gibi bazı maddelerde tam anlamıyla bir geriye gidiş var; Ulusal Katkı Beyanlarını açıklayan ülkelerin sayıca yükselmesine ve katkı beyanlarında emisyon hedeflerini güncelleyen ülkelerin bulunmasına rağmen sera gazı salımlarını en çok artıran ve yeryüzü üzerindeki hayata en büyük tehdit olan fosil yakıtların yeraltından çıkarılması ve tüketimi tam hızla devam ediyor. Buna rağmen hükümetler, küresel kurumlar ve uluslararası sermaye radikal önlemlerin gerekliliğini göz ardı ediyorlar ve “2050 net sıfır” retoriğini bir oyalama taktiğine dönüştürerek acil eylemleri sürekli öteliyorlar. Bu kurumlar bir yandan sebep oldukları iklim krizinin sorumluluğunu üzerlerine almayıp bireysel tüketim iledavranış değişikliklerinin önemini vurguluyorlar. Diğer yandan yeşil yıkamaya yönelik reklamlarla kamuoyunu sürekli kandırmaya çalışıyorlar. Sonuç olarak ancak radikal bir toplumsal dönüşümle aşılabilecek iklim kriziyle mücadele, yenilenebilir enerji teknolojilerine, karbondioksit emisyon rakamları hesaplamalarına, gelecek on yıllara yönelik, bağlayıcılığı olmayan vaatlere indirgenerek sulandırılıyor.
COP26’dan bu yana gelişmelere kısa bir göz atarsak; zengin ülkelerin, gelişmekte olan ülkelere iklim eylem planlarında destek için söz verdikleri iklim finansmanında gereken rakamlara ulaşılamadı. 103 ülke 2030’da metan emisyonlarda kayda değer düşüş için küresel metan taahhüdünü imzaladılar ancak ABD ile Çin arasındaki işbirliği görüşmeleri, bu iki ülke arasında yaşanan gerilim nedeniyle aksayabilir. COP26’da 140 ülke 2030’a kadar ormansızlaşmayı ve arazi kullanımında bozulmayı durdurma sözü verdiler. Ancak özellikle barındırdığı zengin biyoçeşitlilik ve karbon yutak alanı kapasitesiyle dünyanın akciğerleri olarak nitelenen Amazon ormanlarındaki vahşi kıyımın durdurulması için Brezilya başkanlık seçimlerinin 2. turunda Bolsonaro karşısında Lula’nın zaferi için dua eder duruma geldik! Özetle iklim kriziyle mücadelede kritik bir sene daha kaybedildi ve uçuruma biraz daha yaklaştık!
İklim krizini derinden etkileyen enerji üretimi ve halkların refahında önemli yer tutan enerjiye erişim yönüyle de son bir yıl oldukça sorunlu geçti. Yerkürenin geleceğinin söz konusu olduğu bu kritik dönemde Uluslararası Enerji Kurumu’nun da belirttiği gibi “dünyanın ilk gerçek küresel enerji kriziyle” karşı karşıyayız; 2022 yılına yakıtların temininde kıtlıklar ve petrol, doğalgaz, elektrik piyasalarında fiyat artışlarıyla girildi. Başlıca petrol üreticisi ülkelerin üretimi kısmaları, Rusya-Ukrayna savaşının etkisiyle Avrupa ülkelerinin sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ithalatını artırmaları ile Çin’in enerji ihtiyaçlarındaki artış, bu krizin başlıca sorumluları olarak öne çıkıyor. Doğalgaz fiyatlarındaki artış, bir yandan gübre fiyatlarını ve tarımda üretim maliyetlerini yükselterek gıda fiyatlarında artışa, diğer yandan küresel ölçekte kömür kullanımında yükselmeyeneden oldu. 2021 yılında Avrupa’da kömür tüketimi 21% arttı, 2022’de 7% civarında ilave artış bekleniyor. Bu ortamda, Avrupa’nın uzun yıllardır sürdürdüğü iyimser karbon ayak izini azaltma öngörülerinin yerini kömürlü santrallerin yeniden açılması, petrol ithalatında artış ile nükleer enerji santrallerinin kapatılmasının ertelenmesi alıyor.
Türkiye’nin geçen bir yılda iklim kriziyle mücadele karnesi ise her yönden zayıflarla dolu; 2015 yılında sunulan ve sera gazlarında azalış yerine önemli bir artışı öngören Ulusal Katkı Beyanı kabul edilebilir olmaktan uzak. Ancak hükümetin COP27 öncesi güncelleme vaadine karşın ortada halen güncellenmiş versiyon bulunmuyor. Öte yandan, 2022 şubat ayında gerçekleştirilen İklim Şûrası’nda önerilen eylem planlarının büyük çoğunluğu bakanlıkların görevlerini tanımlıyor veya genel, boş söylemlere dayanıyor. Bu eylem önerilerinden, bugüne kadar enerji, ulaşım, sanayi, tarım, gıda, sağlık, adil geçiş gibi konularda kayda değer hiçbir şey yapılmadığı anlaşılıyor. Konunun teknolojik yatırımlara indirgenmesi, iklim kriziyle mücadele adı altında sermayeye kaynak aktarımına işaret ediyor. Bu şûranın çıktılarına göre hazırlanacak İklim Yasası da henüz açıklanmadı. Ayrıca şûrada, uzun dönemli enerji planının COP27’ye ertelendiği açıklanmasına karşın ortada ne bir enerji planı ne de bununla uyumlu olması beklenen bir “net sıfır yol haritası” yok. Uygulamada ise 2000’li yılların başından beri fosil yakıtlara ve özellikle de kömüre dayalı enerji politikaları hız kesmeden devam ediyor, yeni kömürlü termik santrallere ÇED olumlu raporları veriliyor. Yoğun enerji tüketen ve önemli oranda sera gazı salımı yapan çimento ve demir-çelik sektörlerine ağırlık veren mega projelere devam ediliyor, alışveriş merkezleri mantar gibi çoğalıyor, enerji tüketimi körükleniyor. Ormanlar ise tamamen kereste deposu olarak görülüp doğal ormanlar yok edilerek şirketlerin kazanç hanesine yazılıyor, ormanlık alanlar yapılaşmaya açılıyor.
COP27 bu sene, aktivistleri hapiste tutan, otoriter Sisi yönetimi altındaki Mısır’da 6-18 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek ve hükümetler yıllardır sürdürdükleri yeşil yıkama retoriğine turizm merkezi Şarm El-Şeyh’te devam edecekler.
İçinde bulunduğumuz aciliyet durumunda, yaklaşık yüz yıl önce Walter Benjamin’in tanımladığı gibi uçuruma doğru sürüklenen insanlığı ve yerküre üzerindeki tüm canlı türlerini kurtaracak bir “imdat freni”ne ihtiyaç var. Bizler iklim aktivistleri olarak iklim krizi felaketlerini ve ekokırımları kamuoyunda sürekli gündem yapacağız.
İklim felaketi mağdurlarının korunması için gereken önlemlerin alınması için iktidarları zorlayacağız. Kuzey ülkelerinin Güneyi sömürmeye devam etmek için ürettikleri teknolojik çözümlere ve ekonomik büyüme safsatasına karşı küresel halklar olarak cephe alacağız. Doğal varlıklarımızın şirketlerin kazançları için ölçüsüzce tüketilmesine, yaşantımıza anlam veren her şeyin metalaştırılmasına yol açan kapitalist düzene radikal alternatifler getirmek için bir araya gelereke dayanışma olanaklarımızı arttıracağız, geliştireceğiz.
28 Ekim- 4 Kasım tarihleri arasında İstanbul’da peş peşe gerçekleştirilecek Uluslararası İklim Konferanslarının, gezegeni kurtarmak için imdat frenini çekmeye katkı sağlayacağını umuyoruz.
Dayanışmayla..
Uluslararası İklim Adaleti Konferanslarına Davet
İklim Adaleti Koalisyonu, 28 Ekim-4 Kasım tarihleri arasında birbiri ardına üç uluslararası konferansa, İstanbul’da ev sahipliği yapacak:
Halkların İklim Anlaşması III. Küresel Konferansı (28-29-30 Ekim 2022)
Kazma Bırak Konferansı (31 Ekim – 1 Kasım)
Uluslararası Ekokırım Konferansı (3-4 Kasım 2022)
Halkların İklim Anlaşması III. Küresel Konferansı (28-30 Ekim 2022)
28-30 Ekim tarihlerinde iklim adaleti hareketi İstanbul’da buluşacak. “Son 4 yılın kazanım ve yenilgilerinden nasıl dersler çıkarabiliriz, 2023’te mücadeleyi nasıl sürdüreceğiz, planları ve kampanyaları bölgesel ve küresel olarak nasıl koordine edeceğiz” sorularına yanıt aramak üzere toplanan konferans, halkların iklim anlaşmasını imzalamış olan kurumların ev sahipliğinde, iklim adaleti hareketi ve sosyal hareketlerdeki tüm kurumlara açık olarak düzenleniyor.
Kazma Bırak Konferansı (31 Ekim – 1 Kasım)
Doğu Akdeniz ve Karadeniz’de fosil yakıt çıkartılmasına ve bunun etrafında çokuluslu şirketlerin de dahliyle ülkeler arasında savaş tehdidine dönüşen gerilimlere karşı Kıbrıs, Yunanistan ve Türkiye’den ekolojistlerin bir araya geldiği Kazma Bırak Kampanyası’nın önümüzdeki dönem çalışmalarını planlayacağı konferansa Türkiye ev sahipliği yapacak. 2023 yılında yapılacak çalışmaların konuşulacağı konferans, panel ve yuvarlak masa toplantılarıyla gerçekleşecek.
Konferans kapsamında ilk gün halka açık düzenlenecek panelde çevresel zararların boyutları, felaket kapitalizmi ve derin deniz ekstraktivizmi çerçevesinde “Fosil Yakıt Felaketi ve Savaş Olasılıkları” ele alınacak. İki yıllık potansiyel savaş macerası ve geleceği kapsamında Doğu Akdeniz’de neler olduğu tartışılacak ve son olarak da kampanyanın işlevi, tarihi ve geleceği masaya yatırılacak.
Çalıştayda yapılacak yuvarlak masa toplantılarında ise daha etkin, hedefli, güçlü bir kampanya yürütülmesini sağlamak üzere bir değerlendirme de yapacak.
Uluslararası Ekokırım Konferansı (3-4 Kasım 2022)
Dizinin son konferansı olan Uluslararası Ekokırım Konferansı, İklim Adaleti Koalisyonu – Ekokırım Çalışma Grubu, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası ve EndEcocide Türkiye işbirliği ile düzenleniyor. Konferansta, ekokırım suçunun tanımı, iç hukukta tanınması, İspanya ve Belçika örnekleri ile uluslararası dayanışmanın imkanları ele alınacak.
Konferansın ilk gününde ekokırım suçunun hukuki tanımını belirlemek amacıyla uzmanlardan oluşan panelin çağrıcılarından Jojo Mehta, “Ekokırım suçunun hukuki tanımı, dünyadaki gelişmeler ve bundan sonra atılacak adımlar” başlığı ile bir sunum gerçekleştirecek. Ekokırımla ilgili uluslararası örneklerin paylaşılacağı ilk günün devamında, StopEcocide İspanya Direktörü Rodrigo Lledó, İspanya Parlamentosu tarafından Mar Menor Tuz Gölü’ne gerçek kişi statüsünün verilmesi, StopEcocide Belçika Direktörü Patricia Willocq ise Belçika Parlamentosunda ekokırım suçunun tanınması ile ilgili sunum yapacak. Birinci gün, Av. İsmail Hakkı Atal ve Av. Arif Ali Cangı’nın Türkiye’deki iklim adaleti ve sağlıklı çevrede yaşama hakkı mücadelelerini anlatacağı oturumla ve ardından gerçekleşecek olan ‘dayanışma ve işbirliği’ konulu online uluslararası forumla son bulacak.
Konferansın ikinci gününde ekoloji örgütlerinden ve doğa hakkı mücadelelerinden gelen katılımcılar açılan hukuki davalarla ilgili aktarımlarda bulunacaklar. Ekokırımın iç hukuka girmesinin yollarını tartışmak üzere ekoloji aktivistleri ile hukukçular buluşmasının ardından ise bir tutum belgesi yayınlanacak.
Mekan: Müze Gazhane
Tüm etkinliklerin Kadıköy’deki Müze Gazhane’de gerçekleşeceği konferans dizisinin Kazma Bırak: Fosil Yakıt Felaketi ve Savaş Olasılıkları başlıklı paneli Kazma Bırak kampanyasının Youtube sayfası üzerinden, ekokırım konferansının ilk günkü sunumları ise Çevre Mühendisleri Odası’nın Youtube sayfası ile İklim Adaleti Koalisyonu’nun Youtube sayfası üzerinden online olarak izlenebilecek. Etkinlikler ve yayınlar Türkçe-İngilizce olarak çift dilde olacak.
Halkların İklim Anlaşması III. Küresel Konferans (28-30 Ekim 2022)
İklim adaleti hareketi yükseliyor. Tekrar aşağı inemeyiz. Başarı ve yenilgilerimizden nasıl dersler çıkarabiliriz? 2023’te mücadeleyi nasıl sürdüreceğiz? Bölgesel ve Küresel düzeyde planlarımızı ve kampanyalarımızı nasıl koordine edeceğiz?
28-30 Ekim tarihlerinde iklim adaleti hareketi İstanbul’da buluşuyor. Öğrendiklerinimi, 2023 için uluslararası strateji ve plan önerilerimizi yanımızda getirelim. Yeni yolları birlikte keşfedelim. Bu konferans, Halkların İklim Anlaşması ev sahipliğinde, iklim adaleti hareketi ve sosyal hareketlerdeki tüm kurumlara açık bir konferanstır. Dünya nüfusunun %1’ini temsil eden şirketler ve politikacılar iklim kaosuna yönelik planlarını yaparken, %99’u temsil eden bizler de iklim adaletine yönelik geleceği inşa edelim.
Program:
28 Ekim Cuma
Buluşma Yeri: Gazhane H Gölgelik
Saat: 14.00-18.00
14.00 – 15.00: Resepsiyon Tuğçe Oklay – Metin V. Bayrak
Hoş Geldiniz: Kimler burada ve önümüzdeki günlerde neler yapmak istiyorsunuz?
15.00-15.30 Dinleti: Zeyn’el
16.00- 17.00 İklim Müzesi ve Gazhane Gezisi Yüksel Demirtaş
17.00-18.00 Pankart Atölyesi Mehmet Temel
29 Ekim Cumartesi
Buluşma yeri: İstanbul Tabip Odası
Saat: 11.00-18.00
Sabah oturumu:
11.00- 13.00
Kapitalist kıyamete karşı halkların iklim stratejisi
Moderatör Ecehan Balta
Sunumlar:
Foti Benlisoy
Mehmet Horuş
14.00-18.00
Öğleden sonra oturumu:
Mücadelelere yakından bakış
Moderatör: Muzaffer Asma
Sunumlar:
İklim krizi ve halk sağlığı Ali Osman Karababa
Su varlıkları, kirlenme ve savaş Beyza Üstün
Kömürlü termik santraller ve kömürden çıkış Deniz Gümüşel
Orman kayıplarımız ve iklim krizi Erdoğan Atmış
30 Ekim Pazar
Buluşma yeri: Gazhane Sesli Çalışma Alanı
Saat: 11.00-17.00
Sabah oturumu:
11.00 -12.30
Uluslararası eylemler: küresel koordinasyon ve dayanışma
Moderatör: Müge Ertürk
Acil Dayanışma
Mariana Rodrigues
Uluslararası İletişim
Maret Gentinetta
Öğlen arası
Öğleden sonra oturumu:
13.30-17.00
Geçen yıldan öğrenilenler
Moderatör: Tuğçe Oklay – Mehmet Temel
İklim Kervanı Demet Parlar
Marmara Yaşasın – Ecocide İlksen Dinçer Baş
Termik Santraller Kapatılsın Kampanyası Levent Büyükbozkırlı
İklim İşleri Eyüp Özer
Sonraki adımlar ve kapanış
Kazma Bırak Konferansı (31 Ekim-1 Kasım 2022)
Mekan: Gazhane T Atölye
31 Ekim 2022
17:00-21:00
Panel: Kazma Bırak: Fosil Yakıt Felaketi ve Savaş Olasılıkları
Felaket kapitalizmi ve derin deniz ekstraktivizmi: Çevresel zararların boyutları
Doğu Akdeniz’de neler oluyor? İki yıllık potansiyel savaş macerası ve geleceği
Kazma Bırak Kampanyası: İşlevi, tarihi ve geleceği
I. Uluslararası Ekokırım Konferansı
İklim Adaleti Koalisyonu – Ekokırım Çalışma Grubu, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası ve EndEcocide Türkiye işbirliği ile 3-4 Kasım 2022 tarihlerinde, Müze Gazhane İstanbul’da, ülkemizde ilk kez gerçekleşecek, ekokırım konulu uluslararası bir konferans düzenlemekteyiz.
Amacımız, ekokırımın iç hukukumuzda suç olarak kabul edilmesini tartışmaya açmak, açılan davalar ve doğa savunuculuğu faaliyetleri ile zaten var olan mücadelelerin kapsamlarını ve hedeflerini gözden geçirmek, dünyadaki iklim adaleti ve ekokırım kanunu hareketleri ile ülkemizdeki birikim arasında köprü kurmaktır.
Konferanslar süresince katılımcıların,
· Çözüm yollarını bulmakta birbirinden ilham almasını
· Bilgilerini eşitlemesini
· Mücadele yollarını değerlendirip geliştirmesini
· Konferans sonunda benimsenen somut adımları uygulamak üzere, değişim yaratacak yeni ulusal/uluslararası işbirliği ağları kurabilmelerini hedefliyoruz.
I. Uluslararası Ekokırım Konferansı’nda, Dünya’da ve Türkiye’de en ön saflarda mücadele veren doğa ve yaşam savunucuları ile birlikte toplumun her kesiminden bireysel ve/veya kurumsal katılım kazanarak güçlü bir dayanışma ve birlikte düşünme sürecini oluşturma azmindeyiz.
Konferanslardaki oturumların, ülkemizde ve dünyada izlenebilmesi için YouTube yayını ve eşzamanlı çevirisi gerçekleştirilecek, medya ve sosyal medya kanalları davet edilecektir.
Hiç kimseyi ve hiçbir temsiliyeti arkada bırakmayacak şekilde, genç veya yaşlı her yaştan bireyi, öğrencileri, akademisyenleri, aktivistleri, sivil toplum kuruluşlarını, meslek odalarını, sanatçıları, milletvekillerini ve partilerin ilgili birimlerini konferanslarımıza davet etmekteyiz.
Ortak endişelerimizi ele alma ve çözüm üretme sorumluluğu içinde işbirliği süreçlerini hızlandırmamız gerektiğini düşünüyor, her bakımdan verimli sonuçlar vereceğini umduğumuz kesişimsel bir deneyim için sizi/kurumunuzu aramızda görmekten onur duyacağız.
Program
3 KASIM 2022
Mekan: Gazhane T Atölye
Saat: 10.00- 18.00
10:00 – 10:15 Açılış Konuşması
(İlksen Dinçer Baş – EndEcocide Türkiye Direktörü, Ahmet Kahraman TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Başkanı)
10:15 – 11:15 Ekokırım Suçunun Hukuki Tanımı, Dünyadaki Gelişmeler ve Bundan Sonra Atılacak Adımlar
(Jojo Mehta –StopEcocide Vakfı Başkanı, Ekokırım Suçunun Hukuki Tanımını Belirlemek Amacıyla Uzmanlardan Oluşan Panelin Çağrıcısı)
11:15 – 11:30 Çay-Kahve Molası
11:30 – 12:30 Vaka Çalışması: İspanya Parlamentosu tarafından Mar Menor Tuz Gölü’ne Gerçek Kişi Statüsünün Verilmesi
(Rodrigo Lledó – Avukat ve hukuki tanımı oluşturan panelin üyesi, Maite Mompó – StopEcocide İspanya Direktörü)
12:30 – 13:30 Öğle Yemeği
13:30 – 14:30 Belçika’da Ekokırım Suçunun Tanınması: Çevre Koruma Tarihine Ülkemiz Nasıl Bir Katkı Sundu
(Patricia Willocq – StopEcocide Belçika Direktörü)
14:30 – 14:45 Çay-Kahve Molası
14:45 – 15:45 Türkiye’deki İklim Adalet ve Sağlıklı Çevrede Yaşama Hakkı Mücadeleleri: Ekokırım Suçu Çalışmaları, Ekokırım ve İnsanlığa Karşı Suç Bağlantısı
(İsmail Hakkı Atal – Avukat, Arif Ali Cangi – Avukat)
15:45 – 16:00 Çay-Kahve Molası
16:00 – 17:00 “Dayanışma ve İşbirliği” konulu Online Uluslararası Forum
(EndEcocide ve StopEcocide Ekibi, Türkiye’den konferans alanında bulunan tüm katılımcılar)
4 KASIM 2022
Mekan: Gazhane T Atölye
Saat: 10.00-18.00
Öğleden Önce
10:00 – 12:30 Sivil Toplumun Doğa Koruma Mücadelesi ve Açılan Hukuki Davalar Hakkında Bilgiler
12:30 – 13:30 Öğle Yemeği
Öğleden Sonra
13:30 – 17:00 Hukukçular ile Çevre Aktivistleri Buluşması: Ekokırımın Suç Olarak İç Hukukumuza Girmesi Mümkün mü? Nasıl?
(Moderatör: Hülya Yıldırım TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Avukatı)
17:00 -17:30 Katılımcıların İmza Koyacağı bir Açıklama/Çağrı/Tutum Belgesinin Paylaşılması ve Avrupa Suç Yönetmeliğinde Ekokırımın Tanınmasına Yönelik Kampanyanın Duyurusu
18:00 Kapanış